Öncelikle, toplantılarda konuşamamanız gayet normal bir şey. Bundan dolayı kendinizi suçlamayın ve patronlarınızın veya yakınlarınızın size ‘bunca sene ingilizce okuyorsun/okudun, bir iki cümle bile söyleyemiyorsun’ şeklinde sarfettikleri cümlelere de alınmayın. Çünkü genelde yabancı dil eğitimleri ağırlıklı olarak konuşmayı değil, yazmayı öğretiyorlar. Bunu eğitim ve sınav sistemi gerektiriyor çünkü.
Psikolojik olarak kendinizi önce rahat bırakın. Ardından aşağıdaki önerilerimi uygulamaya çalışın:
Toplantılara katılıp, konuşabilmemiz için 2 beceriye ihtiyacımız var: Duyduklarımızı anlama, ve konuşma becerisi.
Toplantıda söylenenleri az çok anlıyorsanız o zaman şunları yapın:
Toplantıya konuşmacı olarak değil, izleyici olarak katılın ve meslektaşlarınızı bu konunda uyarın. Bu şekilde önceden söylerseniz, psikolojik olarak konuşma stresini yaşamayacaksınız. Eğer izin varsa (genelde oluyor), toplantıyı ses kaydı olarak kaydedin. Ardından bilgisayarınıza Descript programını indirin. Descript, sesi yazıya dönüştüren bir program. Google’da alternatif olarak ‘Speech to Text’ şeklinde arama yapabilirsiniz. Toplantınızı yazıya döktükten sonra metin haliyle inceleyin. Bilemediğiniz kelimeler, kalıplar varsa, onları not edin. Bu kelimeler mesleğinizle ilgiliyse kesinlikle not edin ve ezberleyin.
Metni anladıktan sonra, toplantıda geçen belli maddelerle ilgili kendi yorumunuzu da düşün. Önce İngilizce'sini yazın. Yazdıktan sonra ana cümleleri ve fikirleri başlıklar halinde çıkarın ve haritalandırın. Örnek üzerinden gidelim:
Diyelim ki toplantıda yeni geliştirdiğiniz uygulamada müşterilerin kaydı Google Excel üzerinde tutulacağıyla ilgili bir karar alındı. Ama sizin farklı bir fikriniz var bu konuda. Sizin fikriniz kayıtların Airtable üzerinden tutulması çünkü ilerleyen zamanlarda Airtable’i farklı otomasyonlara kolaylıkla bağlayabileceksiniz ve bu size kolaylık sağlayacaktır.
Şimdi bu cümleleri detaylandıralım:
Burada bir giriş var: Affedersiniz, sizi bölebilir miyim? Veya, affedersiniz bu konuda fikrimi sunabilir miyim?
Tez cümleniz: Bu konuda Google Excel’den ziyade Airtable daha kullanışlı olduğunu düşünüyorum.
Tez cümlenizi destekleyecek örnek(ler): Çünkü Airtable’i farklı uygulamalara kolaylıkla entegre edebiliyorsunuz.
Tez cümlenizi destekleyecek örnek(ler) - 2: Arzu ederseniz size bir örnek hazırlayıp, sunabilirim.
Bu cümleleri yazdıktan ve çevirdikten sonra, başlıklar halinde başka bir kağıda şöyle yazın: Benim fikrim (my idea) —> Airtable —> entegrasyon (integration) —> Örnek hazırlama (example)
Bu çalışmaları hazırladınız. Şimdi sıra sesli bir şekilde kendi kendinize anlatma. Kendi kendinize anlatmadan önce, 15 dakika sesli okuma yapmanızı öneriyorum herhangi İngilizce bir metni alarak. Böylece diliniz esnetilmiş olacak. Sonra sesli bir şekilde anlatabilirsiniz kendinize. (Bu arada toplantıdan önce de sesli okumanızı şiddetle öneriyorum. Çabuk adapte olursunuz ve daha rahat konuşursunuz.)
Son adım sesinizi kaydetme. Bu konuda önerebileceğim uygulama Orai. Bu uygulamaya sesinizi kaydettiğiniz zaman, size grafik olarak ne kadar net olduğunuzu, dakikada kaç kelimeyle konuştuğunuzu, hangi kelimelileri tekrar ettiğinizi, ııııılamalarınız var mı, onları grafik halinde sunuyor.
Ve son olarak şunu önerebilirim. Günümüzde bir çok şirket toplantılarda fazla vakit kaybetmemek için sunmak istediklerini video haliyle kaydedip, mailden iş arkadaşlarına veya müşterilerine gönderiyorlar ve altına yazılan yorumlar üzerinden mailleşme ve kısa bir telefon güreşmesi gerçekleşiyor. Bazen karşı taraf da video ile cevap verebiliyor. Bu yöntemi siz de kullanabilirsiniz. Loom uygulaması (masaüstü, mobil) üzerinden kendinizi ve ekranınızı kaydederek yukarıda bahsettiğim yöntemle konuşmanızı video kaydederek “toplantı notları” veya “toplantıyla ilgili fikirlerim” şeklinde sunabilirsiniz.
Olumlu geribildirimleri aldıkça belli bir süre sonra canlı toplantılarınızda da söz almaya başlayacaksınız.
Discipline, consistency and immersion.