Yabancı dil bilgisi değil, bir beceridir; dolayısıyla odak noktamız “vericiler” yani eğitimciler, kurslar olmasından ziyade “alıcı ayarlarımız” yani öğrenme ve uygulama şeklimiz olması gerekiyor.
Buna otodidaktizm deniliyor - Kendi kendine öğrenmek, yetkinlik kazanmak, özeğitimcilik.
Eğitimcinin buradaki görevi öğrenciyi A noktasından B noktasına taşıyacak bir harita sunmak ve pusula görevini görmek, yani yönlendirmek. Ama bu sürecin asıl öznesi ve harita üzerinden hareket eden kişi öğrencidir.
Yüksek megabitli internet vericimiz olabilir ama bilgisayarımız eski ise bir anlamı ve faydası kalmıyor.
Yani eğitimci ne kadar kaliteli olursa olsun, o bilgiyi alamıyor, işleyemiyor ve uygulamıyorsak “alıcı ayarlarımızı” güncellememiz gerekiyor.
Eğitimci, eğitim kurumları önemli ama onlar sadece bilgiyi sunma, sunum süreci tasarlama ve belli noktalarda geribildirim verme ile mükelleftir.
Bilgiyi alma, işleme ve uygulama kısmı öğrencinin sorumluluğundadır.
Bu bağlamda kendi öğrenme sürecimizi keşfetme, iyileştirme ve geliştirme bu yönde yapılabilecek en büyük yatırımdır.
Çünkü “alıcı ayarlarımız” üst düzeyde olduğu zaman ücretsiz kaynaklardan bile maksimum seviyede yararlanma potansiyeline sahip olabiliriz.
Ücretsiz kaynaklardan çok iyi rusça veya yazılım öğrenebilmiş insanları da tanıdım, en iyi kurumlara binlerce dolar para harcayarak teorinin ötesine geçemeyen insanları da gördüm.
Öğrenmeyi Öğrenmek - Asıl mesele bu
"Yüksek megabitli internet vericimiz olabilir ama bilgisayarımız eski ise bir anlamı ve faydası kalmıyor." Bilgisayarımızda neyin eski olduğunu neyi değiştirmek/yenilemek/eklemek gerektiğini nasıl veya kimden öğreneceğiz?