“Gramer kitaplarıyla boğulmak yerine çocuklar gibi konuşa konuşa öğrenmek en iyi yöntemdir” tarzındaki yorumları ve söylemleri eminim siz de çok duyuyorsunuz ve bu konuda gerçekten kafanız karışıyor.
İster istemez şöyle bir düşünce aklımıza geliyor “Madem böyle bir şey yapabiliyorsak neden kursa yazılalım ki?”
Fakat durum söylendiği gibi kolay değil. Biraz geniş bir şekilde açmak istiyorum:
Yabancı dili öğrenmenin 3 farklı metodu var:
LA - Language Acquisition
Doğal bir şekilde dil edinim süreci.
Bu, ana dilimizi öğrenmek olabilir veya çocukluğumuzda aynı anda doğal bir şekilde birkaç dile maruz kalmak da olabilir. Örneğin, anne Türkçe, baba Almanca konuşuyor.
Edinim sürecinin ana evresi 0-5 yaş arasıdır.
ESL - English as a Second Language (İkinci dil olarak İngilizce)
Hindistan, Malezya, Kenya ve Filipinler gibi ülkelerde İngilizce ya resmi bir dil olarak kabul edilir ya da ikinci (ana) dil olarak kullanılır.
Halkın büyük çoğunluğu bu dili konuştuğu için öğrenme ve kullanma ortamı oldukça geniştir.
Hatta Hindistan’ın bazı bölgelerinde İngilizce, insanların ana dili olarak kabul edilmektedir (çünkü Hintçe konuşamıyorlar).
EFL - English as a Foreign Language (Yabancı dil olarak İngilizce)
İngilizceyi doğrudan yabancı dil olarak öğrenmek, öğrenme ve pratik süreci genelde formal ortamlarda gerçekleşen bir öğrenme şeklidir.
LA ve ESL olarak dünyada 500 milyona yakın insan bu dili konuşup öğrenirken, biz, yani EFL grubu, tahminen iki milyar kişiyiz.
Aradaki farkını bir de tabloda göstermek istiyorum:
Şimdi gelelim asıl soruya:
“Biz, yetişkinler olarak çocuklar gibi yabancı dili öğrenebilir miyiz? veya ana dilimizi konuşa konuşa öğrendiğimiz gibi öğrenebilir miyiz?”
Kısa cevabı: Hayır
İstisnalar yok değil ama genel olarak öğrenilmez çünkü yukarıda saydığım 3 öğrenme biçiminin dil bilişsel süreçleri, yani beynimizin işleyiş ve bilgiyi alma şekli farklıdır.
EFL’in sağladığı altyapıya sahip olmadan, sadece konuşarak yabancı dili öğrenmeye çalışan bir yetişkinin en büyük problemi “fosilizasyon” problemidir. Yani şöyle: Sultanahmet veya Laleli'deki bir esnaf "çok iyi" İngilizce veya Rusça konuştuğunu iddia edebilir, fakat konuşmasını dinlediğimizde bir takım gramer hatalarıyla karşılaşırız. Bunun nedeni şudur: Esnaf yanlış da olsa İngilizce veya Rusça konuştuğunda, müşteri onu saygısından düzeltmez. Esnaf geribildirim almadığı için doğru konuştuğunu zanneder ve aynı kalıpları, aynı grameri kullanmaya devam eder. Sonrasında ise fosilleşme gerçekleşir. Bu esnaf daha sonra eğitim alıp, kendini ilerletmek istediğinde çok fazla problem yaşar çünkü yapması gereken şey bir takım yanlış kalıpları kırıp yeniden inşa etmektir. Bu, hem eğitimci hem de öğrenci için çok ama çok zor bir süreçtir. Hayatımın en zor öğrenci kitlesi işte bu kitleydi.
Peki biz EFL modeliyle İngilizce öğrenen bir ülke olarak ne yapmalıyız?
Dikkat etmemiz gereken ana başlık disiplin olmalı. Motivasyon değil. Motivasyon çabuk sönüyor.
B1 seviyesine kadar sağlam bir temel oluşturmalıyız.
Sağlam bir temelden sonra bol bol okumalıyız, yazmalıyız ve konuşmalıyız.
Konuşmak için yurtdışına gitmek bu aşamada tercih edilebilir veya konuşma pratiği yaparak devam edilebilir. Her zaman söylüyorum yurtdışına dil öğrenmek için değil, pratik yapmak veya B1’in üzerine inşaa etmek için gidin.
EFL konusunda 20 yıldan fazla yol ve yöntem araştırmasını yapıyorum. İki konumdayım: 5 yabancı dili kendi kendine öğrenebilen bir öğrenci, ve 20+ yıllık deneyime sahip bir eğitimci olarak.
Eğitimlerimden yararlanmak isterseniz www.qurio.academy sayfamı ziyaret edebilirsiniz.
Henüz eğitim için hazır değilseniz, bu bültende paylaştığım önerileri uygulayın; hepsi birbirinden etkili.
Almanca ve ingilizceyi ayni anda ögrenmek konusunda ne dersiniz? Almanca mecbur ögrenmeliyim. Ingilizce de gerekli...